Feyzioğlu: 'Tedbir almazsak cezaevleri yüksek suç okullarına dönüşür'
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 'Bugün itibariyle cezaevlerinde tedbir almazsak, cezaevleri yüksek suç okullarına dönüşür' dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, “Bugün itibariyle cezaevlerinde tedbir almazsak, cezaevleri yüksek suç okullarına dönüşür” dedi.
Bir dizi program için Elazığ'a gelen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Elazığ Adliyesi'nde çeşitli ziyaretlerde bulunarak, baroda avukatlarla bir araya geldi. Feyzioğlu, “Türkiye'ye hiç kimse umutsuzluk pompalayamaz. Yapılmakta olan iyi işleri, icraatları ve iyi niyetleri görsün, bunların altını çizsin. Yanlış yapılan varsa çözümü ile birlikte önerisini getirsin. Çözüm önermeyen eleştiriler bilin ki fayda sağlamıyor. Bu çerçevede Türkiye'nin gerçekten çok ihtiyacı olan pek çok sıkıntısından çıkış noktası olabilecek yargı reformu stratejisi hayata geçmeye başladı. Bu vatandaşlarımızı hayatın hangi veçhelerinde ilgilendirecek, emin olunuz iş ve istihdam bekleyen milyonlarca gencimizi ilgilendiriyor. Çünkü güvenilir ve erişilir yargı diye yola çıktığımız bu süreçte bu amaca eğer ulaşabilirsek, ki ulaşacağız, hepimizin ortak sıkıntısı, ortak ihtiyacı biz güvenilir bir hukuk sistemi istiyoruz. Yargı reformu da bu. Yargı paketleri çıkacak, amacımız paketler çıksın, insanlar yargılanmasın değil ki, amacımız paketler çıksın herkes beraat etsin değil, adil yargılama olsun. Özgürlük fikri hakimlerin zihinlerinde uygulamaya da yansıyacak şekilde yerleşsin. Yargı bilgiyle, donanımla, tecrübeyle herkesi tatmin eden kararlar versin. Bunu bir günde sağlayabilir miyiz, hayır sağlayamayız. Ama bugün yola çıkmamış olsak hiç sağlayamayız. Bunun altını çizelim, kalanında da düşeceğini düşünüyorum” diye konuştu.
"Adalet bakanımızla yakın çalışma içerisindeyiz"
İkinci, üçüncü ve dördüncü paketlerde çağı yakalayıp, belki de geçecek çok önemli reform paketleri hazırladıklarını aktaran Feyzioğlu, "Bu çerçevede bir önemli beklentimizin altını çizmek istiyorum. Kamuda çalışan avukatlarımız bugün devletin içinde idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan yargı mensubu görevi yapıyorlar. O kadar önemli ki yaptıkları görevler o kadar büyük sorumluluklara imza atıyorlar ki sigorta şirketleri kamuda çalışan avukatları sigortalamayı reddediyor. Çünkü bir hata yaparlarsa sigorta şirketine belki de iflas getirebilirler. Bu kadar büyük bir sorumluluğun altına girip imza atıyorlar. Ancak kamuda çalışan avukatların 3 kişilik bir aileyi refah içinde geçindirme seviyesinin çok ama çok altında. Bizim istediğimiz kamuda çalışan avukatlarımız için attıkları imza verdikleri, hukuki mütalaaların trilyonluk değerleri düşünüldüğünde onun yanında gerçekten çok mütevazı. 4 bin 800 ek gösterge zaten birkaç bin kamuda çalışan avukatımız var. Bunlara çok görmesin kimse, bu konuda Adalet Bakanımızla yakın çalışma içerisindeyiz. Önümüzdeki günlerde bir kez daha Hazine ve Maliye Bakanımız Albayrak'a gideceğim. Her ikisine de teşekkür ediyorum. Albayrak avukatların meselesini ne zaman gündeme getirsem tüm yoğunluğu içerisinde bana birkaç gün geçmeden, bazen de aynı gün randevu veriyor. Konulara yapıcı diyalogla yaklaştığımızda doğru olana doğru, yanlış yapılana da yanlış dediğinizde ama yanlışın neden yanlış olduğunu gösterip doğrusu şöyle olmalı bence diye ortaya koyduğunuzda iletişimin gerekleri sağlanmış oluyor. Ben bunun Türkiye açısından çok faydalı ve hayırlı olduğunu düşünüyorum. Bizim için siyasi düşüncesinin, etnik kökeninin, mezhebinin, cinsiyetinin hiç önemi yok, insan olması yeterli. Bizim amacımız insana hizmet, devleti insana hizmet odaklı bir devlet olarak el birliği ile işletmek. Bizim amacımız budur” ifadelerini kullandı.
“Vatandaşlarımız bir infaz indirimi bekliyor”
Vatandaşların infaz indirimi istediğini ve buna ihtiyacın olduğunu dile getiren Feyzioğlu, “Yargı reformu yaşayan bir belge. Bir paketten ibaret değil, ısrarla bunu söylüyorum. Bu birinci paket, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci paket çıkacak. Geri dönüşleri alarak, ihtiyaçları belirleyerek, sahadan uygulanabilir çözümleri oluşturarak bu belgeyi gerçekten emsalsiz bir uygulama alanına taşıyabileceğiz. Hatasızlık ve eksiksizlik insana mahsus bir özellik değil. Bir eksik varsa onlar bir sonraki pakette çıkacak. Dünyanın en ileri ve güvenilir ülkeleri en güvenilir sistemleri nasıl oluşturmuşlar bakıp Türkiye için bizi rahatlatacak sistemi hep birlikte getirelim diyelim. Vatandaşlarımız bir infaz indirimi bekliyor. Çünkü infaz indirimi konusu bir kez gündeme geldi mi artık o olur. Ciddi ciddi geldi, çünkü devletin yetki makamlarında da konuşuldu. Çünkü biz 2005'de kanunu değiştirdiğimizde cezaların yatarını çok arttırdık maalesef ve cezaların toplanmasına ilişkin usulü de çok değiştirdik. Böylece cezaevine giren neredeyse çıkamaz hale geldi. Bu ilk bakışta konuya biraz uzak olanlar tarafından yatsın tabii hiç çıkmasın şeklinde de anlaşılabilir ama ıslah özelliğini yitirdi cezaevleri, halbuki suçlu kişilerin bir kısmı cezaevinde, bir kısmı açık cezaevinde, bir kısmı da tahliye olduktan sonra çok yakın takiple denetimli serbestlik takibi ile dışarıda, yani toplumsal hayatın içinde olmalı” şeklinde konuştu.
"Tedbir alınmazsa cezaevleri yüksek suç okullarına dönüşür"
Tedbir alınmazsa cezaevlerinin yüksek suç okullarına dönüşeceğini ifade eden Feyzioğlu, “Bu kadar kalabalık cezaevleri ıslah etme özelliğini yitirir ve kader kurbanı dediğimiz anlık bir suç işlemiş olanı profesyonel suçlulara da dönüştürebilir. O yüzden azaltmak zorundayız. Ancak kuşkusuz toplumu rencide edecek, toplumun beklentilerini karşılamayacak ya da beklentisinin tersine düzenlemelerin bu indirimde de gelmemesi lazım. Bunların başında da cinsel istismar suçları geliyor. Çünkü orada bir ders vermek durumundayız. Buna mukabil idam meselesine soğukkanlı yaklaşalım. Dünyada idamın çağdaş ülkelerde Amerika'yı yerip de hukuk sistemi çok çağdaştır diye bana kimse bir şey demesin. Çünkü Amerika'nın hukuk sisteminin iyi yönleri var ama çok ilkel yönleri de var. İlkel yönleri idam kısmı ilk bakışta evet yani bunu da idam etmeyeceğiz de kimi idam edeceğiz diyebilirsiniz fakat adli hatanın telafi edilmesinin imkansız olduğu bir cezayı bizim kabul etmemiz mümkün değil. Bugüne kadar Türkiye idam uygulamadayken kimleri kimleri astı. O asılanların arkasında bugün ne şiirler ve ağıtlar yazılıyor. Bu idam geldiğinde bir tek sizin aklınızla değil ama siyasi içerikli suçlarda da yarın öbür gün getirilir. Siyasi içerikli suçlarda bugün yerdiğinizi yarın çok daha hoşgörü ile karşılarsınız. Diğer suçlarda da ya yanlış yaptıysanız insanın dünyayı kendi yetisi ve yetenekleriyle yüzde yüz kavrama gücü yoktur. Bizim gibi yaratılanlara mahsus bir özellik değildir. Biz ancak elimizdeki delillerle görmediğimiz olay hakkında böyle olmuştur diye karar veririz. Yarın bir başka delil çıktığında veya daha iyi bir bilimsel yöntem bulunup bu o kişinin suçsuz olduğunu ispatladığında pardon mu diyeceğiz. Arkasında ağırlar mı düzenleyeceğiz yada arkasından hapishane de kaldığında kahraman olduğu kişileri asıp kahraman mı yapacağız. Ben bunu doğru bulmuyorum. Dünyada da gelişmiş ülkelerde gelişmiş hukuk sistemlerinde yok bu tartışmanın bizi ileriye götüreceğinin kanaatinde değiliz" dedi.
Kendilerini olağanüstü genel kurula götürmek isteyenlerin olduğunu belirten Feyzioğlu, “Türkiye Barolar Birliği'nin seçimleri 1,5 sene sonra olacak. Bizi, bugün olağanüstü genel kurula götürmek isteyenlerin bir sene sonra seçimleri var. Sanıyorum ki, bir sene sonra nasıl seçileceğiz telaşındalar. Dönüp de bizi olağanüstü genel kurula taşımak isteyen baro başkanları ve yönetim kurulu başkanları meslektaşlarına, geçtiğimiz bir yılda size şu hizmetleri verdik ve o yüzden tekrar seçilmek diyemiyorlar. Genel kurula götürmek isteyen barolar, yargı reformunda bize adete fren yaptırmak istediler. Bunlar çıkmasın diye ya da bunlar arzu edilen şekilde çıkmasın diye bir uğraş var” diye konuştu.