Ayhan: Üreticiyi üretimde tutmamız lazım

Mühendis, Teknik Ziraat Danışmanı, Bitki Koruma ve Besleme Uzmanı Ramazan Ayhan, tarım sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Ayhan: Üreticiyi üretimde tutmamız lazım

Mühendis, Teknik Ziraat Danışmanı, Bitki Koruma ve Besleme Uzmanı Ramazan Ayhan, tarım sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Ayhan açıklamasında, son dönemde gıda üretimi, tarımsal faaliyetler, gıda fiyatları, yüksek enflasyon rakamları, gıda enflasyonu gibi konuların gündemde olduğunu belirterek,  "2022’nin başında da dünyada gündemi, ekonomi gündemini tayin etmeye, belirlemeye devam ediyor. Pandemi ile birlikte dünya, ülkemiz, bölgemiz ve ilimiz ekonomiyi, tarımı konuşuyor, tartışıyor." dedi.

Planlı üretimin hayati işlevine dikkat çeken Ayhan, planlama yapmadan tarımda başarılı olunamayacağının altını çizerek, bitkisel üretimin önceliğine, buğday, arpa üretiminin önemine, ithalat tehlikesine vurgu yaptı.

Ayhan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 

"ÜRETİCİYİ ÜRETİMDE TUTMAMIZ LÂZIM"
"Tohum, gübre, ilaç ve enerji gibi kalemleri kapsayan faktörler girdi sektörü olarak tanımlanıyor. Tarımsal üretimde;  tohum, gübre ve ilaç gibi girdilerin ithalata bağımlı olması çiftçinin kârını düşürmekte.  Bu şekilde, yükselen maliyetleri ürünlerine yansıtamayan üreticiler sıkışmış durumda.  Türkiye’de üreticilerin sık sık dile getirdiği yüksek girdi fiyatlarının nedeni ise ithal bağımlılığı.  Bu durum; artan maliyetler karşısında üreticinin ürün alıcıları karşısında pazarlık gücünü de zayıflatmakta. 2021 yılı altıncı ayından bugüne kadar toplamda 5,1 milyon ton hububat İthalatı gerçekleşti. Kamu eliyle yapılan bu ithalat için toplamda 15 milyar TL civarında ödeme yapıldı. Biz şu anda girdi maliyetlerinin anormal yüksekliğini konuşuyoruz ama Biz neyi üretemiyoruz, neden üretemiyoruz? Üretemememiz bir sonuç ve bunun nedenleri ve çözümü nedir? Bizim asıl sorgulamamız gereken konu bu. Bu yüzden planlamanın olması gerek ve üreticinin girdi maliyetlerinin ciddi anlamda düzeltilmesi lazım. TÜİK’in en son açıkladığı rakamlar ortada. TÜİK verileri bize diyor ki; kimyasal gübre de fahiş fiyat var. Yani dolar bazındaki artış iki kat iken, sahadaki artış 7-8 kat civarında. İthal gübre maliyetleri ortada… Türkiye’de anormal derecede bir artış var, bu artışı çözecek yetkili kurumlarımız yok mu?  İşte; gübre %400 arttı %15 indirim yaptık. Bunun bir anlamı yok yani. O indirim bir şey ifade etmiyor. Bakın 18 yılda 7.5 kat artan gübre fiyatları son bir yılda 7 kat artıyor. Böyle bir orantısızlık olamaz. O zaman ciddi anlamda birilerinin bu gübre niye bu hale geldi? diye sorgulaması lâzım."

"BİR AN EVVEL ARTIK PLANLI ÜRETİME DÖNMEMİZ LAZIM"
"Bitkisel üretimi tam yapamadığımızda sürekli yurtdışına bağımlı bir hale geliyoruz. O yüzden bizim bir an evvel artık planlı üretime dönmemiz lazım. Enflasyonu düşürmek istiyorsak, insanımızın rahat etmesini istiyorsak, en önemlisi insanımızın karnını doyurmak istiyorsak, biz tarımsal üretime önem vermek zorundayız. Madem ihtiyaç eksiğimizi ithalat yolu ve yüksek fiyatla dışarıdan alacağız, neden ülkemizin ihtiyacı öngörülerek sezonda TMO ile bu fiyatlarla iç piyasadan ve çiftçimizden satın alınmaz? Bu metotla paramız ülke içinde kalarak ekonomiye karışmaz mı? Ayrıca çiftçi para kazanacağı için daha çok ekmez mi? Girdileri en iyi azaltmanın yolu Tarımsal üretimde dışa bağımlılığı azaltmaktan geçmekte. Bu manda en önemli kalemimiz ise Tohum. Tohum, üretimin olmazsa olmazı. Coğrafyamıza ve değişen İklim değerlerine uygun olarak, optimal nitelik ve nicelikte, tohum üretebilen kurumlarımızın olması gerekli."

“MİLLİ VE YERLİ OLMAK İSTİYORSAK, İLK ÖNCE TOHUM’DA DIŞA BAĞIMLI OLMAMAMIZ LAZIM”
"İthalat deyince, yine şeker pancarı, soya, ayçiçek, mısır, patates bakın %80 ve %100 arasında bunların tohumları ithal geliyor. Pamuk tohumunun %50’si ithal geliyor. Nasıl tarım ülkesiyiz biz? Biz nasıl tarım’da lideriz? Tohumda dışarıya bağımlı olursanız olay bitmiştir. O yüzden tohum’da dışa bağımlı olamazsınız. Başta da dediğim gibi Tohum, üretimin olmazsa olmazı. Coğrafyamıza ve değişen İklim değerlerine uygun olarak, optimal nitelik ve nicelikte, tohum üretebilen kurumlarımızın olması gerekli."

"BU KURUMLARIMIZIN BAŞINDA TİGEM GELMEKTE"
"TİGEM; ülkemiz tarım sektörünün en önemli girdilerinden olan sertifikalı tohumluk ve üstün vasıflı damızlık gibi materyallerin üretimi ve dağıtımı ana ekseninde faaliyet gösteren, faaliyetlerinde özerk, sorumluluğu sermayesi ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir İktisadi Devlet Teşekkülüdür. Madem TİGEM Devlet teşekkülüdür öyle ise Tarım Politikalarımızın güncellenerek TİGEM'in asli görevini en iyi şekilde yerine getirmesi Çiftlik görünümünden kurtulması gereklidir.. TİGEM yapamıyorsa, özel sektör teşvik edilmeli, alım garantili FASON Sertifikalı Tohum üretim yaptırılmalıdır. Ancak TİGEM eminiminki nezih bir kurum iyi yönetilirse mutlaka yapacaktır."

"TOHUMDAKİ DIŞA BAĞIMLILIĞI %100 BİTİRMEMİZ LÂZIM"
"Buradan giderek o tohumlarda bizim ziraat mühendislerimiz var, bizim işletmelerimiz var. Buralarda da bizim ülkemize, bizim iklimimize uygun ve kontrolü %100 bizde olan tohumlar üretiyor olmamız lâzım. Bu tohumdaki dışa bağımlılığı %100 bitirmemiz lâzım. Milli ve yerli olmak istiyorsak ilk önce tohum’da dışa bağımlı olmamamız gerek. Bu işin ana gerekçesi budur. Ucuz, kaliteli ve yeteri miktarda Tohum Acil kodlu olarak ülkemiz kaynakları ile temin edilmelidir.Yorulmuş tohumlarla dekara 300-500 kg verim alarak yapılan Hububat tarımı ekonomik olmamaktadır. Bu nedenle iyi nitelikli Tohum ekerek ve uygun işleme ile bu rakamlar dekara 1-1,4 tona çıkarmak mümkündür. İşte Ülkemiz tarımını kurtaracak yollardan en mühimi de budur."