Modern dünyanın cinsiyetsizleştirme çabaları
Meltem Ataş
“Ahlak esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır.”
Günümüz çağının özellikle günlük yaşamda ortaya koyduğu ve çokça kullandığı bir kavramdır Modern Dünya... Yani içerisinde bulunduğumuz çağ ve şartlarına ayak uydurmayı ifade eder. Bir başka ifade ile gelişmiş dünya. Ama günümüzde yaşanan sıkıntılara baktığımız zaman aslında sözde modern ve gelişmiş dünyamızın pekte gelişmediğini görmekteyiz.
Malumunuz üzere modern dünyanın yeni ve en tehlikeli problemi cinsiyetsizleştirmedir. Ne yazık ki toplumumuz ve gençlerimiz hatta çocuklarımız bile çok ciddi bir şekilde bu problem ile karşı karşıyadır. Giderek yaygınlaşan bu durum ilerleyen dönemlerde belki de başımızı daha çok ağrıtacak, yaygınlaşmaya devam etmesi ile birlikte gençlerimizi korkunç bir şekilde tehdidi ve etkisi altına alacaktır.
Aslında burada yapılmak istenen asıl şey toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında fıtrata uygun olan kadın ve erkek profilini yok sayarak, bu fikri ailelere dayatarak, toplumda kabul görmesini sağlamaya çalışmaktır. Yaradılış itibari ile elbette ki, Allah kadın ve erkeğe farklı özellikler vererek onları kendi fıtratları üzerine yaratmıştır. Günümüzde yapılmaya çalışılan şey fıtratın özünü bozmak ve toplumda aile kavramını ortadan kaldırmaya çalışmaktır.
Genel anlamda baktığımız zaman cinsiyetsizleştirme faaliyetleri dünyanın her yerinde yürütülmeye devam ederken, özellikle internet ve sosyal medya üzerinden çok tehlikeli mesajlar ve çalışmalar ile bu konu toplumda meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Son dönemlerde özellikle gençlerimizi etkisi altına alan ve Güney Koreli olan K-pop grubu BTS diğer adıyla “Bangtan Boys”; gençler tarafından çok dikkatle takip edilirken, aynı zamanda taklit edilmeye de çalışılmaktadır. Bu grup neredeyse dünya çapında artık gençlerin örnek aldığı, özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin sıkı takip ettiği ve rol model olarak gördükleri bir gruptur ki; bu grupta yer alan kişilerin kadın mı yoksa erkek mi olduğu ne yazık ki ayırt edilememektedir. Çünkü bir cinsiyet algıları olmadığı gibi bu algının özellikle de çocuklar ve gençler üzerinden yürütülmeye çalışılması tehlikenin vahametini açıkça ortaya koymaktadır.
Genel anlamda baktığımız zaman cinsel gelişim ergenlik döneminin sonunda tamamlanır. Cinsel kimlik kazanma gelişim sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle de sosyal ve duygusal gelişimleri doğrudan etkisi altına alır. Burada yine sosyal medyanın gücü ile karşı karşıya kalıyoruz. Ancak bu sefer medyanın etkisi olumsuz bir yapıya sevk ediyor.
Filmlerden tutunda reklamlara kadar hatta yakın zamanda Google aramalarında bile bunun olumsuz etkisini ve gençlere tesirini yakinen takip ettik. Medya yaygın bir biçimde kadın ve erkek cinsiyetlerinin doğal gelişim sürecine müdahale etmeye yönelik çalışmalarında hız kesmiyor. Bilinçli olarak yapılanları fark edebildiğimiz gibi farkında olmadan bize alıştırılan sübliminal mesajlarla bazı kavramlar ve şekiller yerleştirilmeye devam ediyor.
Ebetteki toplumda ailelere çok büyük görevler düşüyor. Özellikle çocuklarımız ile kuracağımız bağ ve onlarla yakın ilişkilerimiz çok önemli. Onlara doğru model olmak, medya ile ilgilerinde onlara rehberlik etmek ve cinsel gelişimleri konusunda onları bilgilendirmek ebeveynlerin sorumluluğu altındadır. Çünkü çocuklarımızı korumanın en önemli yolu onları sağlıklı yetiştirmektir.
Toplumun temel taşı olan aile yapısının yozlaştırılmaya çalışılmasına elbette ki karşıyız. Geleceğimizin mimarı çocuklarımızın ve gençlerimizin aleni bir şekilde istismarına karşıyız. Ailelerimizi ve çocuklarımıza karşı açılan bu savaşta tarafsız ve sessiz kalamayız. Milli Değerlerimizi korumak her şeyden önemlisi gençlerimizi korumak bizim en büyük görevimiz. Hayat boyu atacakları her adım onların ilerleyişi gelişimi ve değişimleri açısından çok çok önemli.
Bu nedenle diyoruz ki
Manevi Değerlerimiz bizim için önemlidir. Gençlerimiz geleceğimizdir...